Ömer HAYYAM – Dörtlükler
“Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin? “
….
Feleği döndürebilir misin muradınca?
Ne çıkar gök yedi kat değil sekiz katsa?
Er geç toprağa karışıp gidecek gövdeni
Ha ovada kurt yemiş, ha mezarda karınca.
….
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
….
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
….
İçin temiz olmadıksan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
….
“Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?”
….
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin,
Tekkede, manastırda eremezsin,
Bir kez gerçekten sevdin mi dünya da,
Cennetin de cehenneminde üstündesin.
…
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna,
O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna,
Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü,
Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna.